logo

01 Nisan 2014

Herşey insanı sevmekle başlar

“Önce insanı sevmekle başlar her şey” . “Yaratılmışı severiz / yaratandan ötürü” Derviş Yunus Emre’nin sözü çok anlamlı derinliği var yaşantımızda. Çünkü bizim örf ve adetlerimiz geleneğimizden aldığımız kültürbirikimimizdir.   Aslında bir insanı sevmekle, bir şehri sevmek aynı şeydir.

Ben hep böyle düşünürüm. İkisini de her şeyiyle sevmek zorundasınızdır. Buradaki zorundalık kavramı “zorla, cebren” manasında değildir. Eğer seviyorsanız her şeyi göze almalısınız. Doğruları kabul görmek… Yanlışları düzeltmek eleştirmek durumundasınız…

Bu zorunluluk sevmekle başlayacaktır. Bir gülü sevmenin vazgeçilmez şartıdır, çünkü dikenine katlanmak…Aslında anlatmak istediğim nedir biliyor musunuz? Yaşadığınız şehri baştan aşağı sevin! Âşık Veysel’in ifadesiyle size et veren, süt veren, ekmek ve aş veren toprakları sevin. Bu topraklar hepimizin… Bir şehri sevmek nedir? Öncelikle bu konuyu açmak üzerinde konuşmak istiyorum. Yoksa söylediklerimiz kurusıkı bir söz yığınından ibaret kalır…

Paydamızda kendimizi ve sevgimizi net ifade edemezsek o zaman hep yerimizde sayarız. Görüntümüz, sözlerimiz yaşantımızın aynasıdır.Gerçekçi olamadığımız için. Gerçekten sevemediğimiz için. “Baştan aşağı sevin” ifadesini kullandım yinelemekte fayda var…

Gezdiği caddelere, sokaklara tüküren, elindeki kuruyemiş kabuklarını bilinçsizce etrafa saçan, mahallesindeki deliyle dalga geçen, muhtaçları kapısından kovan, boyacı çocuklarla üç kuruşun hesabını gören, evindeki çöp torbasını oturduğu apartmanın üçüncü katından aşağıya atan, balkonundan komşu balkona bağıran, oturduğu, kalktığı yere bakmayan… bir insanın yaşadığı, bulunduğu şehri sevdiğini nasıl düşünebiliriz? “Çimlere basmayın” ifadesinin ne işi vardır çimlerin üzerinde?

Demek ki onları çiğneyen birileri var. “Yerlere tükürmeyiniz” uyarısı varsa, demek ki aramızda yerlere tükürenler var. “Duvara yazı yazmayın” cümlesi, duvara yazı yazanlara işaret eder. Kısacası bir şehrin medeniyet düzeyi caddelerindeki, sokaklarındaki uyarılardan belli olur. En önemlisi komşuluk ilişkilerinden belli olur… Bir şehrin modernleşmesini ancak şehri hakkıyla seven insanlar gerçekleştirir. Yerlere tükürmemekten başlayarak, o şehrin kültürüne, geleneğine sahip çıkmaya kadar bir medeniyet silsilesi oluşturmalıyız bu bağlamda.

Her şey İnsanı sevmekle başlar…

Unutmamalıyız ki bir şehrin temizliğinden sadece o şehrin belediyesi sorumlu değildir. Fakirini fukarasını gözetmek sadece sosyal yardımlaşma kurumlarının vazifesi değildir. Birey olarak bunların hepsinden sorumluluk payımız vardır.  Kimse kimsenin vicdanını denetleme şansına sahip değildir, ama bir şehrin, sokakları, caddeleri, kapı önleri o şehirde yaşayan insanların vicdanıdır.

Yılmaz Erdoğan’ın yazıp, yönettiği Vizontele1 filminde Belediye Başkanı’nın halka hitaben söylediği bir cümle vardı: “Sen burayı seversen burası Dünyanın en güzel yeridir, ama sen Dünyanın en güzel yerini sevmezsen, orası Dünyanın en güzel yeri değildir” Yaşadığınız şehri baştan aşağı sevin!

Burası neresi olursa olsun, ben insanları seviyorum, ben memleketimi ben  şehrimi Sivas’ı seviyorum;

Dünyanın en güzel yeri yapmak için…

Selam ve Dua ile…

#

SENDE YORUM YAZ