logo

İnanılan Angut Kuşu Efsanesi!

Beyşehir’in kıyı köylerinin birinde yaşlı bir balıkçı varmış. Kendi yaptığı kayıkla kış demez, yaz demez gölde balığa çıkar geçimini bu yoldan sağlarmış.
Yaşlı balıkçı, bir gün avcıların yaraladığı bir angut kuşuna rastlamış. Bakmış ki, kuşcağız ağır yaralı ve ölecek; onu yakalayarak yarasını sarmış ve iyileştirmiş. O günden sonra balıkçı ile angut kuşu dost olmuşlar. Öylesine dost olmuşlar ki, Balıkçı gölde avlanırken kuş gelip balıkçının omzuna konarmış. Soğuk ve fırtınalı bir kış günü Balıkçı yine ava çıkmış. Ancak dalgalar bir süre sonra öylesine azmış ki, köhne (eskimiş, aşınmış) kayığı parçalanıp batmış. Balıkçı yüzerek kendini bir adaya zor atmış. Bir süre sonra kar da yağmaya başlamış. Yaşlı Balıkçı, sığındığı Taş kovuğunda, ıslak elbiseleri ile neredeyse donacakmış.


O sırada dostu olan angut kuşunun yanındaki bir ağacın dalında tüneyerek, acılı gözlerle kendine baktığını ve cıvıldadığını görmüş. İhtiyar kuşa balıkçılardan yardım getirmesini söylemiş.
Bunun üzerine kuş, yardım getirmek üzere uçup gitmiş. Diğer balıkçılar, kıyıda bir avcı kulübesinde oturmuşlar, yaktıkları ateşte ısınıp, sohbet ediyorlarmış. Uçarak içeri giren kuş önce çırpına çırpına dolanmış ve sonra yanan ateşli bir dal parçasını gagasına alarak uçup gitmiş. Aldığı ateşi götürüp yaşlı balıkçının önünde bırakmış. Balıkçı hemen tutuşturduğu dal parçaları ile ısınıp donmaktan kurtulmuş.
Ölümden dönen balıkçı dua etmiş. Demiş ki; “ Her kim angut kuşuna tüfek atarsa tüfeği parçalansın.” Duası kabul olası imiş. Bu yüzden avcılar, angut kuşuna tüfek atamazlar, atarlarsa tüfeklerinin parçalanmasından korkarlarmış. Başka bir efsaneye göre; Angut, kaynanasının geçimsizliğine dayanamayıp kuş olan gelindir.

Koyulhisar’da Angut Kaynana ile Gelinini anlatır. Buna inanılır.

Gelin-kaynana anlaşmazlığı üzerinde çok laf edilen konulardan biridir. Her şeyi tatlıya bağlayan masal ve hikâyelerde de böyle çatışmalara rastlarız. Aşağıdaki efsanede böyle bir gelin-kaynana çatışmasının nasıl acı sonla bittiği anlatılmaktadı; Vaktiyle Koyulhisar Eğriçimen yaylasında  kadının biri oğluna güzel bir gelin alır. Yayladan ilçeye gelirler. Gelinin huyu da kendi gibi güzeldir. Nede olsa yayla kızıdır. Böyle bir gelinle geçinmeye ne var demeyin. Kay­nana birazcık geçimsizdir, gelinine etmediğini bırakmaz. Gül yüzlü, melek huylu gelin bu huysuzluklara bir dayanır, üç dayanır, beş da­yanır, sonunda dayanamaz hale gelir. Bir gün Allah’a yalvarır ve kendisinin bu durumdan kurtarılmasını niyaz eder:

” Yarabbi, beni öyle bir kuş yap ki kaynanam beni hep ansın, hiç unutmasın! “ Gelinin dileği kabul olur ve kuş olup uçar. Uçarken de; ” An, an ” der durur.Te

İyi kalpli, güzel huylu gelinin gidişine dayanamayan kaynana da dua eder, O da bir kuş olur. Bu kuş da, gelinini yakalayabilmek için daima ” Dur, dur “ diye ötmeye başlar. Kaynana o günden beri böyle öterek gelinini ararmış. İşte bu yüzden arka arkaya öterek biri diğerini takip eden kuş­lara Andur Kuşları denilirmiş. Bu kuşlar bazen Angırt veya Angut diye de anılır.  Eğriçimen yaylasından ayrılmayan, Yaylayı mesken tutan angut kuşları herkes tarafından korunur ve sevilir.

#

SENDE YORUM YAZ